Basına ve Kamuoyuna
Çocuklara yönelik cinsel taciz ve saldırıyı ele alan TCK'nın 103. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi sonrasında İzmir Barosu kaygılarını kamuoyu ile farklı platformlarda paylaşmıştı. Yeni gelişmeler maalesef endişelerimizde haksız olmadığımızı gösterdi. Dün gece TBMM Genel Kurulunda verilen değişiklik teklifte, cinsel istismar failinin mağdur ile evlenmesi halinde verilen cezaya yönelik olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileceği düzenlemesi önerilmiştir.
"(2) Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumun da, suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir."
Bu öneri açıkça çocukların cinsel dokunulmazlığına karşı bir saldırıdır. Çocukların cinsel dokunulmazlığı aleyhine yapılan hiçbir düzenlemenin kamu vicdanında yeri olmadığını belirtmek zorundayız. Yapılmak istenen düzenleme ile adeta çocuk istismarları kurumsallaştırılmak istenmektedir. Bilinmelidir ki, çocuk ve kadına yönelik şiddet ve cinsel saldırı suçları; Türkiye’nin de taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’nde de açıkça belirtildiği gibi uzlaştırma ve arabuluculuğun asla kabul edilemeyeceği bir alandır.
Ayrıca ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereğince 18 yaşına kadar her birey ‘çocuk’tur. Öncelikle yapılması gereken;çocuk kavramı ile ilgili Çocuk Koruma Kanunu, Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunundaki birbirine aykırı hükümler uluslararası sözleşmeler dikkate alınarak derhal ortaklaştırılmalı, ebeveyn rızası ile yaş büyütme ve mahkeme kararıyla evlendirmelerin önüne geçilmelidir.
Bilinmelidir ki çocuk evlilikleri; çocuğu nesneleştiriyor, çocuğu da çocukluğunu da yok sayıyor, cinsiyete dayalı eşitsizliği arttırıyor, çocukları öldürüyor.
Çocuk yaşta maruz kalınan bu vahim olay karşısında, mağdurun psikolojisi ve geleceği yok sayılarak, suçun faili tarafından tüm hayatının ipotek altına alınmasına zemin hazırlayan bu yasal (!) düzenleme insan haklarından uzak, hukuken mesnetsizdir.
Bilinmelidir ki;
Çocuk evlilikleri zorbalıktır!
Şiddettir!
Cinsel sömürüdür!
Adaletsizliktir!
Hak ihlalidir!,
Ve Anayasa’ya aykırıdır!
İzmir Barosu olarak çocuklara yönelik hak ihlallerinin her zaman karşısında yer alacağımızı ve tüm saldırılara karşı çocukların yanında yer alacağımızı kamuoyu ile paylaşır. Ayrıca bu yanlıştan acilen dönülmesini bekliyor ve kabul edilemez bu önergenin iptal edilmesi için TBMM’ne çağrıda buluyoruz.
Saygılarımızla.18.11.2016.
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI