Böyle bir günde, çocuktan işçi olmaz diyerek, çocuğun emeğinin kimsenin sermayesi olamayacağını bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
Çocukların en temel haklarından yoksun kalarak büyüdüğü, devletin koruyucu ve destekleyici politikalarına ulaşamadığı bir düzen içinde, çocuk emeğinin sermaye tarafından açıkça sömürüldüğü uygulamaların sayısındaki ciddi artışı kamuoyu ile paylaşılan verilerden ve basına yansıyan haberlerden üzülerek takip etmekteyiz.
MESEM uygulamasının çocukların yaşam hakkını dahi ihlal ettiği, çocuğu eğitimden uzaklaştırdığı, ekonomik kaygıların, çocuk haklarından üstün tutulduğu bir sistem içerisinde emeği sömürülen çocuklara yönelik hak ihlallerinin giderilmesi için etkili bir çalışma yürütmek devletin sorumluluğudur. Ancak devlet tam tersine uygulamaları yaygınlaştırmak için elinden geleni yapmaktadır.
Ailenin çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı, devletin koruma politikalarının ise bir formaliteye dönüştüğü bu düzen içerisinde çocuklar sağlıklı bir çevrede yaşama haklarına dahi erişemez hale gelmiştir. Çocukların özgür bir dünyada haklarıyla yaşaması ve gelişmesi, sermayenin rant kaygısından, siyasi politika ve hesaplaşmalardan değerlidir.
Uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuatımız çerçevesinde, koruyucu ve destekleyici tedbirlerin gereği gibi uygulandığı, çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamak için emeklerinin sömürülmesine göz yummak zorunda bırakılmadığı, eğitim sistemi adı altında sermayenin çocuk emeğini sömüremediği bir mücadele politikasının oluşturulması için gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır. İzmir Barosu olarak mücadelenin her yanında çocuktan ve haklarından yana olacağımızı ve bu doğrultuda her kurumla iş birliğine hazır olduğumuzu kamuoyunun bilgisine sunarız.
Saygılarımızla.