İzmir Barosu, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası kapsamında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. İzmir Barosu önünde yapılan açıklama, işaret dili çevirmeni Özlem Özer eşliğinde ve sadece işaret diliyle okunarak gerçekleştirildi. Açıklamanın yalnızca işaret diliyle yapılması, engellilik alanında farkındalığı artırmak ve erişilebilirliğin bir ayrıcalık değil hak olduğu gerçeğini vurgulamak amacıyla tercih edildi.
Toplantının açılışında konuşan İzmir Barosu Engelli Hakları Komisyonu sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Av. Canan Arıcı, “Bugün burada, bir eksiklik değil, bir hakkın unutulmuş sureti üzerine konuşmak için toplandık” diyerek, engelliliğin bir kimlik olduğunu ve bu kimliğin eşit yurttaşlık, politik özneleşme ve direnme hakkıyla birlikte geldiğini vurguladı.
Toplumsal bakış açısının engelliliği çoğu zaman bireyin kendisinden değil, toplumun yapısından kaynaklanan bir sorun hâline getirdiğini belirten Arıcı, “Asıl engel, rampanın olmaması değil, rampaya gerek duyulabileceğini düşünmeyen zihniyettir” dedi. Kaldırımların yüksekliği, eğitimdeki fırsat eşitsizlikleri ve adalete erişimdeki engellerin temel sorunlar olduğunu belirten Arıcı, “Eşitlik, sadece fırsatlara erişim değil; insanca var olabilme hakkıdır. Bu hak toplumun vicdanıyla değil, iradesiyle hayata geçer” ifadelerini kullandı.
Arıcı’nın ardından işaret dili çevirmeni Özlem Özer tarafından yapılan basın açıklamasında ise şu görüşlere yer verildi:
“Engelliler Haftası bir kutlama değil, engelli bireylerin yaşadığı eşitsizliklere ve ayrımcılığa dikkat çekme haftasıdır. İzmir Barosu olarak, insan onuruna yaraşır bir yaşamın herkes için erişilebilir olduğu, adil ve kapsayıcı bir toplumdan yanayız.”
Açıklamada, Türkiye’nin Engelliler Kanunu’nu 2005’te, BM Engelli Hakları Sözleşmesi’ni ise 2009’da yürürlüğe koymasına rağmen, engelli bireylerin hâlâ temel haklara erişimde ciddi sorunlar yaşadığına dikkat çekildi. Eğitim, sağlık, istihdam ve adalete erişim alanlarında süregelen ayrımcılık ve ihlallerin altı çizildi.
Özellikle kriz dönemlerinde engelli bireylerin ilk göz ardı edilen gruplardan biri olduğuna değinilen açıklamada, engelli çocukların ve kadınların çifte ayrımcılığa maruz kaldığına, ailelerin ise destek sistemlerinden yoksun bırakıldığına dikkat çekildi.
Açıklama şu sözlerle sona erdi:
“Engelli bireylerin insan onuruna yaraşır, özgür, eşit ve bağımsız bir yaşam sürmesi, hepimiz için onurlu bir yaşamın teminatıdır. Bu mücadele yalnızca onların değil, hepimizin insan kalma sınavıdır.”