HABERLER

🏠  Anasayfa  ➝  Haberler

Seçme ve Seçilme Hakkı'ndan, Seçilememe Haksızlığına, 21. Yüzyılda Türk Kadını Paneli Yapıldı

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından 5 Aralık Türk Kadınına Seçme Seçilme Hakkı verilişinin 82. yılı etkinlikleri kapsamında '' Seçme ve Seçilme Hakkı'ndan, Seçilememe Haksızlığına, 21. Yüzyılda Türk Kadını'' konulu bir panel düzenlendi.

16:02 . 07 Aralık 2016

İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi tarafından 5 Aralık Türk Kadınına Seçme Seçilme Hakkı verilişinin 82. yılı etkinlikleri kapsamında '' Seçme ve Seçilme Hakkı'ndan, Seçilememe Haksızlığına, 21. Yüzyılda Türk Kadını'' konulu bir panel düzenlendi.  Panelin moderatörlüğünü Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meltem Kutlu Gürsel yaptı.

 

Panele konuşmacı olarak Devlet eski bakanı Av. Zehra Önay Alpago, Hablemitoğlu  Ankara Enstitüsü Kurucu Direktörü Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, Yaşar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.  Fevzi Demir  katıldı.

 

Panelin açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, Mustafa Kemal Atatürk’ün çok öngörülü bir devlet adamı olduğunu belirterek, bugün çağdaş denilen birçok ülkeden önce Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkını tanıdığını dile getirdi. 

 

Av. Aydın Özcan konuşmasına şöyle devam etti:

 

“Ama maalesef ülkemizde 82 yıl önce Atatürk’ün görmüş olduğu ve kadınlarımıza tanımış olduğu bu hakları içine sindiremeyen siyasetçilerimiz, insanlarımız var. 1998 yılında Ailenin Korunmasına Dair Yasa çıkmış. Bugün bu yasanın üzerinden bunca yıl geçmiş olmasına rağmen hala kadına yönelik şiddet hızla tırmanıyor. Biz İzmir Barosu olarak yaklaşık 320 gönüllü meslektaşımızla İzmir’deki kadınlarımıza her türlü hukuki desteği vermeye çalışıyoruz. Ayrıca başta büyükşehir belediyesi olmak üzere, ilçe belediyelerimizle bu şiddetin önüne geçecek tedbirleri konuşuyoruz. Şu an itibarıyla üç ilçe belediyemiz ve büyükşehir belediyemizle yapmış olduğumuz anlaşmayla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kadın haklarından sorumlu gönüllü meslektaşlarımız, yine çocuk haklarından sorumlu gönüllü meslektaşlarımızla bu ilçe belediyelerimizle birlikte en ücra yerlere gitmek suretiyle kadın haklarını ve çocuk haklarını anlatacağız ve gerekli çalışmaları yapacağız. Ama tüm bu çalışmalarımıza rağmen kadınlara şiddet, çocuklara yönelik istismar konusunda az önce de ifade ettiğim gibi anormal artışlar var. Her zaman belirttiğimiz gibi bu şiddetin önüne geçebilmek için her türlü işbirliğine açığız.

 

KADINLAR EVE HAPSEDİLMEYE ÇALIŞILIYOR

 

Meclise baktığımızda her dönem kadın milletvekili sayısı azalıyor, kadın belediye başkanı sayısı azalıyor, kadının iş hayatından uzaklaştırılması amaçlanıyor, iktidarın kadını eve hapsetme mantığı ön almış durumda. Bu zihniyetle mücadele etmek zorundayız.

Bugün ülkemizde kış saati uygulamasıyla çocuklarımız gece karanlığında okula gitmek için yollara düşüyor. Birçok aile çocuklarını servis ile okula gönderemiyor.  İzmir'de bile aileler çocuklarını her sabah okula gönderirken kızımın-oğlumun başına bir şey gelir mi endişesini yaşıyor. Anadolu’da bu durum kızlarımızın okula gönderilmemesine neden olabilir. Bunların üzerinde durarak mücadele etmemiz lazım. Çocuklarımız geleceğimizdir, onların geleceklerinin önündeki her türlü engeli kaldırmalıyız.

Şimdi kadın hakları seçme ve seçilme hakları konusunda özellikle TBMM’deki milletvekillerimize çok büyük görevler düşüyor.

 

İDEAL HUKUK DEVLETİNİ İÇİNE SİNDİRMİŞ SİYASETÇİLERE İHTİYACIMIZ VAR

 

15 Temmuz sürecinden önce torba yasalardan şikayet ediyorduk. Şimdi KHK’lar ve OHAL’i konuşuyoruz.  Avukatlık ötekileştirilmeye,  itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Biz barolar olarak buna dur demek zorundayız. Bugün ülkemizde en çok ideal hukuk devletini içine sindirmiş siyasetçilere ihtiyacımız var.

 

Panelde kısa bir konuşma yapan Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar ise bugünün kendisi için daha anlamlı olduğu dile getirerek “Ben bugün burada bir belediye başkanı olarak konuşabiliyorsam bunu laik demokratik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyum” dedi.

 

Panelde İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezini temsilen konuşma yapan Yönetim Kurulu üyesi Av.Nuriye Kadan; “Hukuku dini temel yerine laik bir temele oturtan kadına evlenme, boşanma ve miras hukukunda eşitlikçi düzenlemeler getiren Medeni Kanun’dan, laik eğitim sisteminden uzaklaştıkça, devlet sorumluğunu ve görevini yerine getirmeyip bu sorumluluklarını cemaatlere ve tarikatlara bıraktıkça, kadınların payına şiddet, baskı, istismar ölüm ve yanarak can verme düşecektir” dedi.

 

Panelistlerden Av.Zehra Önay Alpago dünden bugüne Dünya'da ve Türkiye 'de kadının toplumdaki yerini anlatarak, günümüzde hala kadınların aile içinde, hukuki alanda ve yönetim alanında yeterli sayıda olamadığından bahsetti. Alpago, “Osmanlı İmparatorluğu döneminde kadın haremlerde yaşar hale gelerek toplumdaki en düşük dönemini yaşamıştır. Kul kabul edilen kadın Cumhuriyetin ilanı ile yurttaş kadın olmuştur. Kadınlar siyasi haklarını 2.Dünya Savaşı’ndan sonra kazanmışlardır” diyerek sözlerini “kağıtlarda yazılan eşitliği değil haklar yönünden eşitliği istiyoruz” dedi.

 

Prof.Dr. Fevzi Demir, kadının toplumdaki yerini tarihsel anlamda değerlendirerek, kadınlara verilen hakların ve bu hakların kullanılmasının ülkemiz açısından önemini ve tüm Dünya ülkeleri arasındaki konumumuzu, çeşitli alanlardaki kadın istihdamlarından bahsederek örnekledi. Demir ayrıca, “Kadının toplumda üretime girmemesi toplumun bir tarafının felç olması demektir. Kadın ve erkek eşitliği kadının üretimde rol almasıyla başlar” dedi.

 

Prof.Dr. Şengül Hablemitoğlu ise, kadınların siyasetteki rolünden, kadın seçmenlerin taleplerine, kadınların eğitimine, siyasi partilerde ki konumlarına kadar, Türk siyasetinde kadının yerine değindi.

Hablemitoğlu “Kadına 'kadın ' demenin ayıplandığı ve garipsendiği bir toplumdayız. Bu nedenle felçli bir toplumuz. Kadın haklarının olmadığı bir yerde ne hayvan ne de çocuk haklarından bahsedebiliriz. Çünkü yaşamın kaynağı kadındır” dedi.