HABERLER

🏠  Anasayfa  ➝  Haberler

Avukatlar Haftası Başladı

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla İzmir Barosu tarafından düzenlenen etkinlikler İzmir Adliyesi’nde yapılan çelenk töreniyle başladı.

12:57 . 05 Nisan 2016

5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla İzmir Barosu tarafından düzenlenen etkinlikler İzmir Adliyesi’nde yapılan çelenk töreniyle başladı. Törene meslektaşlarımızın yanısıra İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru ve Adalet Komisyonu Başkanı İbrahim Korkmaz da katıldı. Atatürk anıtına çelenk bırakan Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan burada bir konuşma yaptı.

 

İzmir Adliyesi zemin katta meslektaşlarımızın eserlerinden oluşan resim sergisinin ziyarete açılmasının ardında Adliye 4. Katta bulunan Baro Birimi’nde müzik dinletisi ve bir kokteyl gerçekleştirildi.

 

BARO BAŞKANIMIZ AV. AYDIN ÖZCAN’IN 5 NİSAN KONUŞMASI

 

“Saygıdeğer meslektaşlarım;

 

5 Nisan Avukatlar Günü nedeni ile sizleri İzmir Barosu adına saygı ve sevgi ile selamlıyorum.

 

Tarihsel dayanağını, 5 Nisan 1958 tarihinde İzmir’de, İzmir Barosu öncülüğünde yapılan baro başkanları toplantısından alan avukatlar gününün 58.yıl dönümünü bugün kutluyoruz. 

 

Gerçekten dünyanın en onurlu ve fakat en zor mesleklerinden birisi avukatlık mesleğidir. Bu zorluk, avukatların, avukatlık mesleğinin statüko ile çatışmasından doğmaktadır. Onun için dünyanın hemen her tarafında avukatlar siyasal iktidarlarla sorun yaşarlar.

 

Bizim gibi hukuka aidiyet bilincinin yeteri kadar gelişmediği toplumlarda özellikle, savunmanın yargılama faaliyetinin asli unsuru olduğunun, yargılama faaliyetini demokratikleştiren ve meşrulaştıran unsurun savunma olduğunun bilincinde olmayan, buna göre eğitilmeyen, yetiştirilmeyen, kendilerini bu yönde geliştirmeyen, insanı, insan haklarını değil, devletin menfaatlerini korumayı adalet sayan kimi hakim, savcı ve kolluk güçlerinin olduğu ülkelerde, avukatlık mesleğinin icrası daha da zorlaşmakta, ağırlaşmaktadır.
Nitekim ülkemizde ki mevcut durum da böyledir.

 

Demokrasi, güçlü ve diri bir uygar  toplum ile yurttaşlık kültürünün egemen olduğu toplumlarda var olma ve gelişme olanağı bulmaktadır. Demokrasinin, totalitarizm, otoriterizm, mutlakıyet, diktatörlük ve otokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmadığı, bu kurum ve kavramların çağrıştırdığı siyasal iklimde yaşama olanağı bulamadığını bir kez daha hatırlatmakta yarar vardır.    Eksiksiz demokrasiye, insan haklarına, bağımsız yargıya, tüm kurum ve kurallarıyla işleyen hukuk devletine olan inancımız doğrultusunda çalışma ve çabalarımızı sürdürürken bu kez “savunma hakkı” ve onun güçlü ve bağımsız örgütleri “Barolar”a yönelik sistemli saldırıları göğüslemek durumunda kalmaktayız.

 

Demokratik hukuk devletinin ve yargı bağımsızlığının teminatı olan savunmanın; uluslararası ve ulusal mevzuata aykırı olarak, savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını ihlal edecek şekilde yürütülen çalışmaların tümü avukatlık mesleğinin geleceğine, onuruna ve bağımsızlığına yönelik ağır ihlaller niteliği taşımaktadır.

 

“İnsanlık değerlerinden, kardeşlikten ve barıştan yana” çağrıda bulunduğu esnada faili meçhul kurşunların hedefi olan ve hayatını kaybeden Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye yapılan saldırıyla ilgili yürütülen soruşturmada kayda değer bir gelişme olmaması son derece düşündürücü ve üzücüdür.

 

Yine 30.03.2016 tarihinde İstanbul Adliyesi (Çağlayan) önünde polis şiddetine maruz kalan ve bir meslektaşımızın kemiklerinin kırılmasına neden olan saldırıyı kabul etmek ve yok saymak mümkün değildir.Avukatlara ve savunma mesleğine yönelik her türlü şiddetin ve müdahalenin karşısında duracağımızı öncelikle sizlerle paylaşmak isterim.

 

Avukatların ve savunma mesleğinin önündeki engellerin kaldırılmasına ilişkin mevcut  güvencelere karşın;

-Savunmayı yargının asli unsuru, kurucu unsur olarak değil, engelleyen bir unsur olarak gören,

-Uluslararası sözleşme ve belgelerde hüküm altına alınan “silahların eşitliği” ilkesini  görmezden gelen,

- Avukatlık ücretinin bir emek ve uzmanlık karşılığı olduğunu anlayamayan,

- Savunma hizmetini ihale konusu mal sanan,

-Kamu kesimi avukatlarını hukukçu olarak algılamayan,

-Yasada açıkça hüküm altına alındığı halde, baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin anayasal konumunu ve buna bağlı olarak protokol düzenlemelerini bir türlü içine sindiremeyen,

- Avukatlık kimliğini yasa buyruğuna karşın “resmi kimlik” olarak tanımayan,

-Resmi kurumlarda yasa gereği sağlanması gereken bilgi ve belgeye ulaşma yerine, direniş sergileyen bununla da kalmayarak  avukatı mahkeme dosyalarında yargının öğesi olarak kabul yerine yabancı bir unsur gibi gören,

-“Adil yargılama hakkı” bağlamında eşit seviyelerde bulunmaları gereken, Cumhuriyet savcılarını avukatların ita amiri durumuna getiren haksız ve dayanaksız yaklaşımları kabul etmemize olanak yoktur.

 

Tüm bu olumsuzluklara karşın, ülkemizde hukukun üstünlüğü ilkesine olan sarsılmaz inancıyla hak ve adaletin gerçekleşmesine, savunmanın özgür temsilcisi olma bilinciyle yaklaşan, saygın ve onurlu meslektaşlarımızın varlığı mesleğimizin geleceği için en büyük güvencedir.

 

Bu saygın insanlar sadece mesleğimizin ve meslektaşlarımızın sorunları bağlamında güvence olmaktan öte, yurt ve ülke sorunlarının çözümü yanında aydınlık, çağdaş ve uygar Türkiye için de güvencedir. Çünkü barolarımız aydınlık, çağdaş, özgür ve yürekli üyelerinden aldıkları güçle, ülkemizde eksiksiz demokrasi, insan hakları, adil yargılanma hakkı, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti yanında bize emanet edilen Cumhuriyet ve onun kazanımlarının inançlı savunucularıdır. Bundan hiç kimsenin, altını çizerek söylüyorum hiç kimsenin asla, ama asla kuşkusu olmasın.

 

Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, basın özgürlüğü ile temel hak ve özgürlüklerin evrensel boyutlarda uygulandığı, yurttaşlarımızın adalete güveninin en üst seviyeye çıktığı, kadına yönelik her türlü şiddet ve ayrımcılığın sona erdiği, çocuk istismarlarına rastlanmadığı, nefret ve öteki söylemlerinin sona erdiği, barış ve huzurun hüküm sürdüğü, gelecek güzel günler ütopyasıyla kardeşçe birlik beraberlik içerisinde çocuklarımıza güzel gelecek bırakmak amacına ulaşmak dileğiyle sözlerimi Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtta Sulh, Dünyada Sulh sözünün hayata geçerek tüm dünyada huzur ve barışın egemen olması en büyük dileğimdir.

 

Saygılarımla…

 

Av. Aydın Özcan

İzmir Barosu Başkanı