"Göğü kucaklayıp getirdim sana
Kokla
Açılırsın…"
1969'da Stonewall ayaklanmalarının hemen ardından LGBTİ+ haklarını destekleme amaçlı 3 gazete ve dünyanın pek çok yerinde dernekler kurulduğu gibi bugün de sayısız yayın, sivil toplum örgütü, film, tiyatro ve eylemle direnişini çağdaş gruplardan aldığı güçle sürdüren LGBTİ+ varlığı, en çok da kendi direnişini yaşatarak bu mücadeleyi sürdürmektedir.
Gerici grupların, iktidarın, gücü elinde tutanların, mahalle bekçilerinin, erk sevdalılarının, toplumsal cinsiyet rollerini dayatan patriyarkanın nefretine inat ; rengarenk varoluşun kabulünün ısrarındayız.
Nazi toplama kamplarında vurulan siyah ve pembe üçgen damgaları da Stonewall'da yaşananlar da
12 Eylül döneminde trenlere bindirilerek gerçekleştirilen sürgünler de
İran'daki ve diğer pek çok gerici ülkedeki infazlar da
Ülker Sokak da
Esat-Eryaman da
Bornova Sokağı da
kayıplarımız da
sesiniz de
sessizliğiniz de
işkence uygulayan ve LGBTİ+’ları yıllardır yaşadıkları yerlerden sürgün etmek için adını kitaplara yazdırmış kolluk güçleriniz de "hafıza"mızda.
Bu hafızanın onlara bıraktığı mirası Boğaziçi, ODTÜ, Çanakkale, Antep, İstanbul, Datça ve muhtemel diğer şehirlerdeki onur haftalarına yönelik yasaklama kararlarıyla, barışçıl protesto hakkını kullananlara uygulanan işkence ve cezalandırma politikalarıyla, nefret söylemleriyle sahiplenenlerin karşısında olmaya devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler tarafından korunan temel hak ve özgürlükleri savunmayı sürdüreceğiz.
Avukatlık Kanununun 76 ve 95. maddelerinde düzenlendiği gibi amaçlarından biri de insan haklarını savunmak ve korumak olan barolar için şimdiye kadar geç kalınmış koca bir adım olsa da LGBTİ+ Hakları komisyonunu kuran ilk baro olmanın gururu ile sesleniyoruz: İzmir Barosu olarak bu onurlu yürüyüşün yanındayız.