HABERLER

🏠  Anasayfa  ➝  Haberler

Kurumlardan Ortak Açıklama: Yaşamdan, İstanbul Sözleşmesi'nden Vazgeçmiyoruz

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Kararı ile hukuksuz bir şekilde çekilmesine tepkiler sürüyor.

17:56 . 06 Nisan 2021

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Kararı ile hukuksuz bir şekilde çekilmesine tepkiler sürüyor.

 

İzmir Tabip Odası’nda toplanan İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, İzmir Diş Hekimleri Odası, TMMOB, DİSK ve KESK temsilcileri kamuoyu ile "Yaşamdan, İstanbul Sözleşmesi'nden Vazgeçmiyoruz" başlıklı bir açıklama paylaştılar.

 

İzmir Barosu adına Baro Genel Sekreteri ve Kadın Hakları Merkezi sorumlu yönetim kurulu üyesi Av. Perihan Çağrışım Kayadelen’in katıldığı toplantıda açıklamayı İzmir Tabip Odası Kadın Sağlığı ve Kadın Hekimlik Komisyonu Başkanı Mübeccel İlhan okudu.

 

Ülkemizde kadına yönelik psikolojik, fiziksel, ekonomik şiddet ve kadın cinayetlerinin ürküten, korkutan, utandıran boyutta olduğu ifade edilen açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nin; kadına karşı şiddet ve ev içi şiddeti önlemeye yönelik uluslararası bir sözleşme olduğu hatırlatılarak Sözleşme’nin imza veren ülkelere risk altındaki kadını koruma, şiddet uygulandığında kadın şikayetten vazgeçse bile yargılama, kadını güçlendiren politikalar üretme ve kurumlar arası koordinasyon sağlama  yükümlülükleri getirdiği ifade edildi.

 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADINLARIN YILLARCA SÜREN MÜCADELESİ SONUCU MASAYA GELMİŞTİR

 

2011 de imzalanıp 2014 de yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi’nin; ülkemizde ve uluslararası alanda yıllarca süren kadın mücadeleleri ile masaya getirildiği ifade edilen açıklamada “Tarikatlarla ilişkiyi daha sıcak tutmak adına,üç oy için kadını kurban vermeyi seçen anlayışa, erkekler tarafından öldürülen yüzlerce kadını ‘abartı’, ‘medya propagandası’  olarak gören anlayışa, dün imza atıp gece yarısı ‘geleneklerimize aykırı’ bahaneleri bulan anlayışa; devlet yönetiminde olduklarını, devletin vatandaşlarına eşit davranma , koruma sorumluluklarını  hatırlatırız!” denildi.

 

TBMM’nden kadın cinayetleri ile ilgili tek gündemli toplantı talep ettiklerini bununla birlikte hala yanıt alamadıkları vurgulanan açıklamada “Gece yarısı gelen bu karanlığın bir başka yüzü ise yalnızca kadınlar için değil tüm toplum için tehlike saçmaktadır. Sözleşmelere taraf olma ya da taraf olmaktan çıkma süreci Anayasa’da yasalarla belirlenmiştir. İstanbul Sözleşmesi Meclis tarafından onaylanmış kanunla,6251 sayılı kanunla kabul edilmiştir. bu kanunu yürürlükten kaldıran kanun olmadan çıkılamaz. Yasayla kabul edilmiş bir konudan Kararname ile çıkılamaz, Anayasa’ya aykırıdır. 15.07. 2018 Resmi Gazete de yayınlanan Uluslararası Sözleşmelerle İlgili Kararname nin  3. maddesi ile CB nın kendine fesih yetkisi verildiği iddia edilmektedir. Oysa bu Kararname’de verilen yetki; fesih değil, feshi durdurma yetkisidir.CB  ancak idari, ticari, ekonomik ve teknik anlaşmalar ve uygulama anlaşmaları için düzeltici yetki kullanabilir. Kısacası CB nın temel siyasi ve kişisel hak ve hürriyetlerle ilgili sözleşmeden çekilme yetkisi yoktur. Bu yetki yalnızca TBMM ne aittir. Yani yine bir “oldu, bitti” öyküsü yaşıyoruz, savruluyoruz! Hukuktan yasalardan uzak bu davranış herkes için tehlikeli ve endişe vericidir. Sonuçta; İstanbul Sözleşmesi yasal olarak yürürlüktedir ve bu sözleşmenin etkin biçimde uygulanması için kararlıyız.” ifadeleri kullanıldı.

 

Yapılan açıklamanın tamamını aşağıda okuyabilirsiniz:

 

YAŞAMDAN,  İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN VAZGEÇMİYORUZ!

 

Bugün; 20 Mart’ta gün karanlığa döndüğünde en az karanlık kadar kötü bir kararın alınışını konuşacağız.

 

Ülkemizde kadına yönelik psikolojik, fiziksel, ekonomik şiddet ve kadın cinayetleri  hepimiz için ürküten, korkutan, utandıran boyuttadır.

 

İstanbul Sözleşmesi; kadına karşı şiddet ve ev içi şiddeti önlemeye yönelik uluslararası bir sözleşmedir. Bu sözleşme imza veren ülkelere;

 

*risk altındaki kadını koruma

*şiddet uygulandığında kadın şikayetten vazgeçse bile yargılama

*kadını güçlendiren politikalar üretme

*kurumlararası koordinasyon sağlama  yükümlülüklerini getirir.

 

Bu sözleşme erkeklerin aklı ve vicdanı ile hazırlanmamıştır. Hepimizin belleğindedir Opuz Davası.Yıllarca ev içinde şiddet görmüş genç bir kadının üzerinden araçla geçilmesi,annesinin öldürülmesi,onlarca kez şikayete rağmen korunmaması ve failin tahliye edilmesi bu sözleşmeyi getiren önemli bir olaydır..Kısaca 2011 de imzalanıp 2014 de  yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi; ülkemizde ve uluslararası alanda yıllarca süren kadın mücadeleleri ile masaya getirilmiştir. Sözleşmenin her sözcüğünde;

 

-Kapı geç açıldığı için öldürülen

 -yemeğin tuzunu unuttuğu için dövülen

-sevgisizliğe, şiddete katlanmak istemediği için defalarca bıçaklanan

-öldüğüne değil, çocuklarının ortada kaldığına yanan

- sevdiğiyle evlenmek isteyen

 -okumak isteyen

-bu beden bu ten benim

diyen binlerce kadının nefesi,çığlığı, acı gülüsü var!

Bu sözleşmede yaşamak isteyen kadın var!

bu sözleşmede bir hayat var !

 

Hayatı zehir eden toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin sürdürülmesine,eril gücün kadına çocuğa,LGBTİQ ya saldırılarına,şiddetine izin vermeyeceğiz!

 

Tarikatlarla ilişkiyi daha sıcak tutmak adına,3 oy için kadını kurban vermeyi seçen anlayışa,

erkekler tarafından öldürülen yüzlerce kadını “abartı”,“ medya propagandası”  olarak gören anlayışa,

dün imza atıp gece yarısı “geleneklerimize aykırı” bahaneleri bulan anlayışa;

devlet yönetiminde olduklarını, devletin vatandaşlarına eşit davranma , koruma sorumluluklarını  hatırlatırız!

 

TBMM den kadın cinayetleri ile ilgili tek gündemli toplantı talep ettik. Hala bekliyoruz. Meclis de zoraki kurulan KEFEK( kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu)in “inşallah,inşallah” larla geçiştirilen toplantısını ve Meclis i  yakından takip ediyoruz. Mış gibi yapmaktan vazgeçin. Üzülüyoruz, hem kadınlar adına, hem ülkemiz adına.

 

Gece yarısı gelen bu karanlığın bir başka yüzü ise yalnızca kadınlar için değil tüm toplum için tehlike saçmaktadır. Sözleşmelere taraf olma ya da taraf olmaktan çıkma süreci Anayasa’da yasalarla belirlenmiştir. İstanbul Sözleşmesi meclis tarafından onaylanmış kanunla,6251 sayılı kanunla kabul edilmiştir. bu kanunu yürürlükten kaldıran kanun olmadan çıkılamaz. Yasayla kabul edilmiş bir konudan Kararname ile çıkılamaz, Anayasa’ya aykırıdır.

 

15.07. 2018 Resmi Gazete de yayınlanan Uluslararası Sözleşmelerle İlgili Kararname nin  3. maddesi ile CB nın kendine fesih yetkisi verildiği iddia edilmektedir. Oysa bu Kararname’de verilen yetki; fesih değil, feshi durdurma yetkisidir.CB  ancak idari, ticari, ekonomik ve teknik anlaşmalar ve uygulama anlaşmaları için düzeltici yetki kullanabilir. kısacası CB nın temel siyasi ve kişisel hak ve hürriyetlerle ilgili sözleşmeden çekilme yetkisi yoktur. Bu yetki yalnızca TBMM ne aittir. Yani yine  bir “oldu, bitti” öyküsü yaşıyoruz, savruluyoruz ! Hukuktan yasalardan uzak bu davranış herkes için tehlikeli ve endişe vericidir.

 

Sonuçta; İstanbul Sözleşmesi yasal olarak yürürlüktedir ve bu sözleşmenin etkin biçimde uygulanması için kararlıyız.

 

Kaybettiğimiz kadınların çığlıklarını unutan, çocuklarının gözlerindeki boşluğu görmeyen, kadınlarımıza baharı görme fırsatı vermeyenlere hep birlikte haykırıyoruz. En basit anlatımla bir kez daha söylüyoruz:

insanız !

Haklarımızı kullanmak istiyoruz!

yaşamak istiyoruz !

İstanbul Sözleşmesi yaşatır!

İstanbul sözleşmesinden vazgeçmiyoruz!

 

 

İzmir Tabip Odası - İzmir Barosu - İzmir Diş Hekimleri Odası - TMMOB - DİSK - KESK