HABERLER

🏠  Anasayfa  ➝  Haberler

Cumhuriyet Kurumları, Cumhuriyetimizin Kazanımlarını Korumaya Muktedirdir

Sayfayı Yazdır Küçük Font Büyük Font

Bir hafta gibi kısa bir süre içinde kadın ve LGBTİ+ haklarına, seçme ve seçilme hakkına, insan hakları savunucularına ve hukuk devletinin temel ilkelerine yöneltilmiş bulunan antidemokratik müdahaleleri birbirinden ayırmak mümkün değildir.

10:50 . 25 Mart 2021

Avukatlık Kanunu'nun kendisine verdiği yetki uyarınca;  görevi hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak olan İzmir Barosu, tarihsel sorumluluğu gereği aşağıdaki açıklamayı yapmayı uygun bulmuştur :

 

1. 29 Ekim 1923 tarihinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasasında açık şekilde yazıldığı üzere "kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir".

 

Cumhuriyetin sözü geçen bu temel nitelikleri, hiçbir siyasal grubun, bireyin ya da üst aklın tartışmasına açık değildir.

 

Demokratik kurum ve kuralları kullanarak demokrasiyi yok etmek, çağdaş hukuk sistemlerince kabul edilemez.

 

2. Türkiye Cumhuriyeti'nin yönü, ülkemizin kurucu iradesinin açıkça dile getirdiği üzere çağdaş medeniyetler seviyesidir. Çağdaş toplumun insan hakları alanında ve hukuk devletinde ulaştığı standartları yakalamak ve bunları aşmak, ülkemizin temel hedefidir.

 

Bu hedefi değiştirmek; ülkenin az gelişmiş toplumlar düzeyine gerilemesi, yurttaşlarımızın ekonomik, sosyal, medeni ve siyasal haklarının tümüyle elinden alınması sonucunu doğuracaktır.

 

Toplumsal refah ve birey özgürlüğünün ön koşulu, insan haklarını temel alan çağdaş hukuk devletidir.

 

3. Meclis tarafından onaylanmış bir uluslararası insan hakları sözleşmesinden çekilmek, 98 yıllık Cumhuriyet tarihimizde ilk kez karşılaştığımız ve gelecek kuşakların utançla anacakları bir hukuk garabetidir.

 

Bu işlemin tek bir kişinin iradesiyle gerçekleşmesi, meclisin ve dolayısıyla halkın iradesinin doğrudan gaspı niteliğindedir.

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin yapması gereken, sözleşmelerden imza çekmek değil, aksine  altında hala imzası olmayan Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi sözleşmelerine taraf olmak ve bunları gereğince uygulamaktır.

 

4. Cumhuriyetimizin demokratik niteliğinin temeli, halk iradesinin mecliste tecellisidir. Yurttaşların iradeleri ile kurulmuş siyasal partiler ve onların teveccühü ile seçilmiş milletvekilleri, ancak demokratik alanda ve eşit koşullarda yapılacak seçimler neticesinde siyasi hayattan çekilebilirler.

 

Bunun aksine gerçekleşecek her durum, yurttaş iradesinin gaspı ve ülkenin en temel demokratik değerlerinin ihlalidir. Bu bağlamda;  geçtiğimiz hafta HDP'ye açılan kapatma davası ile HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesi, Türk demokrasisi ve hukuku açısından gelecek kuşaklara açıklanamayacak antidemokratik uygulamalar olarak tarihteki yerini almıştır.

 

5. İnsan hakları savunucuları, savundukları kişiler ve düşünceler yüzünden cezalandırılamaz. Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nin 10 Aralık 1948 tarihinde ilanından sonra uluslararası toplum tarafından yaratılan insan haklarına dair kural ve değerler, bir bütündür.

 

Bu değerler uğrunda mücadele eden hak savunucularına yöneltilen her türlü baskıcı davranış ve onlar hakkında alınan her türlü hukuksuz karar,  ülke demokrasisine yöneltilen bir darbedir. Bu nedenle, İHD Başkanı Av. Öztürk Türkdoğan'ın geçtiğimiz hafta gözaltına alınmış olması, Türkiye insan hakları tarihinde bir utanç vesikası olarak yer alacaktır.

 

6. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, dünyada pek çok ülkeden önce seçme ve seçilme hakları tanınan, eşit yurttaş olarak adlandırılarak toplumsal hayatta hak ettiği onurlu yeri alan Türk kadını bugün kadın kırımına uğrar noktadaysa, bunun müsebbibi ülkeyi yöneten eril akıl ve kadrolardır.

 

Kendisinden ülke standartlarını çağdaş uygarlık düzeyine çıkarması, kadın kırımını acilen sona erdirmesi beklenen iktidarın; amacı kadına karşı şiddeti önlemek olan bir sözleşmeden çekilmesi, erkek egemen dilin kadını ortaçağ karanlığına yeniden hapsetmek için gerçekleştirdiği nafile çabalardır. 

 

7. Bir hafta gibi kısa bir süre içinde kadın ve LGBTİ+ haklarına, seçme ve seçilme hakkına, insan hakları savunucularına ve hukuk devletinin temel ilkelerine yöneltilmiş bulunan bu antidemokratik müdahaleleri birbirinden ayırmak mümkün değildir.

 

Güncel ve acil meselesi sağlığı, aşı, işi ve özgürlüğü olan halkı germek ve kutuplaştırmaktan başka bir işe yaramayacak bu kararlara karşı, en sakin şekilde ve hukukun bizlere tanıdığı yetkiler dahilinde mücadelemizi sürdürmeye tüm meslektaşlarımız ve yurttaşlarımız önünde söz veriyoruz.

 

Cumhuriyet kurumları, Cumhuriyetimizin kazanımlarını korumaya muktedirdir.

 

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

 

İzmir Barosu Başkanlığı