İzmir Barosu Kadın Hakları Özel Bülteni Yayımlandı

Bülteni haberin devamında okuyabilirsiniz

16:06 . 13 Şubat 2019

Sunuş

Av. Perihan Çağrışım Kayadelen

İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları

Merkezi’nden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi

Köleliğin modern dünyada yasaklandığı 19. Yüzyılda, daha iyi bir yaşam vaadiyle Avrupa’ya getirilen, genetik özellikleri sebebiyle müzelerde, sirklerde, kafes içerisinde sergilenen, seks işçiliğine zorlanan Saarteji Bartman, 26 yaşında, alkol bağımlılığı, açlık ve psikolojik çöküntü sebebiyle Paris sokaklarında hayatını kaybetti. Ölüsüne dahi huzur vermeyip 24 saat geçmeden vücudunu kesip parçaladılar. Cinsel organı ve beyni çıkarılarak özel sıvılar içinde saklandı. Vücudunun içi doldurularak, 1976’ya dek Musee de l’Homme’da (İnsanlık (!) Müzesi) halka açık bir şekilde sergilendi.

Tarih boyunca sadece kadın olduğu için diri diri gömülen, cadı diye yakılan, işkenceye maruz kalan kadınlardan sadece biriydi, Saarteji Bartman.

Erkek egemen toplum hiçbir zaman güçlü kadınların ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin var olduğu bir dünya düşüncesine tahammül edemedi. Ondan önce, ondan sonra ve onunla birlikte milyonlarca kadın, “erk”ekler tarafından aşağılandı, eziyet edildi, yaralandı, öldürüldü. Bu kadınlar, Paris’te Saarteji Bartman, Dominik’te Patria, Minerva ve María Teresa Mirabel isimlerini aldı.

Zulme karşı duran her kadın gibi, Mirabel kardeşler de, faşist Trujillo’nun korkulu rüyası haline geldi. Öyle ki, ‘Dominik’in en büyük problemi kilise ve Mirabel kardeşlerdir’ açıklamasıyla her iktidarın yaptığı gibi, onların toplum gözündeki meşruiyetlerini yok etmeye ve onları şeytanlaştırmaya çalıştı. Bu açıklamadan sadece 23 gün sonra Mirabel kardeşler faşist iktidar yanlıları tarafından tecavüz edilip öldürüldüler. Ama Mirabel kardeşlerin, namı değer “kelebeklerin” kanat çırpışları, katledilmelerinden sonra dahi Trujillo diktatörlüğünün sonunu getirdi ve katledildikleri gün olan 25 Kasım, hala “kadına yönelik şiddetle mücadele günü” olarak anılıyor.

Biz kadınlar, halen şiddetin her çeşidiyle karşı karşıyayız. Kadına yönelik şiddet son bulmadığı gibi maalesef ki son yıllarda Türkiye ve dünyada uygulanan siyasi politikalar sebebiyle artıyor. Medya, eğitim sistemi ve benzeri birçok yolla toplumsal cinsiyet eşitsizliği pompalanıyor. Namus kavramıyla kadınlar mahremleştirilip, kırılgan, nazik, korunmaya muhtaç varlıklar gibi gösterilmeye çalışılıyor; önem kavramıyla kadın “güya” değerli atfediliyor. “Korunmaya muhtaç, kırılgan” kadına yönelik; “tek başına sokağa çıkamazsın”, “bir yere gidemezsin, kiminle görüşeceğine kendin karar veremezsin”, “benim onayımı almadan işe giremezsin”, “hayatına dair karar alamazsın” gibi söylemlerle dilde başlayan kategorizasyon; hakaret, tehdit, şiddet, tecavüz, cinayet şeklinde sözlü ve fiziki şiddete dönüşüyor.

Yüzyıllardır süren bu mücadelede Mirabel kardeşler, kendilerinden bize miras kalan 25 Kasım kadın dayanışmasının, kadın mücadelesinin en önemli simgelerindendir. Bu anlamlı günde biz kadınlar, kutlamak için değil, vazgeçenlerden, boyun eğenlerden olmadığımızı ve olmayacağımızı haykırmak için bir aradayız.

İzmir Barosu 25 Kasım Özel Bülten'inin bu yılki sayısının içeriği ise şöyle:

Basın Açıklaması

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Kadına Yönelik Şiddete İlişkin Tepkisini Estetik Düzlemde Ortaya Koyan Sanatçı: Ludmila Christeseva

Prof. Dr. Merih BENDER - Prof. Dr. Konca YUMLU

Psikoloji Biliminde Cinsiyetçi Yanlılıklar ve Eşitlikçi Bir Gelenek Olarak Feminist Psikoloji

Doç. Dr. İnci BOYACIOĞLU - Dr. Olga S. HÜNLER

İp ile Urgan (Adem İle Havva)

Av. Funda KARALTI

Kadın

Av. Rahile HORZUM

Töre Kızı